10.25.2017

Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş-3. Turizm Şurası-EGD-Ekonomi Gazeteciler-Yılmaz parlar


BASIN TOPLANTILARI  

 


 3. Turizm Şurası

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, 1-3 Kasım'da Ankara'da yapılacak 3. Turizm Şurası ile turizmde üçüncü hamle dönemine geçeceklerini belirterek, öncelikli hedeflerinin turizmde pazar ve ürün çeşitlendirmesi olduğunu söyledi.
Bakan Kurtulmuş, 3. Turizm Şurası Tanıtım Toplantısında ekonomi gazetecileriyle bir araya geldi.
1-3 Kasım’da Ankara’da Türkiye’de turizm açısından önemli bir şurayı gerçekleştireceklerini ifade eden Kurtulmuş, Turizm Şurası’nın en son 2002 yılında yapıldığını hatırlattı.
Kurtulmuş, 15 yıl sonra düzenledikleri bu buluşmada bütün sektör temsilcileri ile kamu kurum ve kuruluşlarının bir araya geleceğini aktararak, “Turizmin stratejik bir sektör haline gelebilmesi için, turizmle ilgili üçüncü evreye, üçüncü hamle dönemine geçişi bu şurayla birlikte sağlamayı ümit ediyoruz.” dedi.
Üçüncü hamle döneminde öncelikli hedeflerinin turizmde pazar ve ürün çeşitlendirmesini gerçekleştirmek olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti: 
“Başta Uzak Doğu Asya olmak üzere Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya bizim yeni alternatif pazarımız olarak görülüyor. Bu ülkelerin ortak özelliği çok geniş bir yeni orta sınıfa sahip olmaları. Burada alım gücü yüksek, turizm başta olmak üzere birçok alanda harcama yapmaya müsait geniş bir pazar var. İnşallah bu anlamda pazar çeşitlendirmesini sağlayacağız. Yaklaşık bir ay evvel Çin’de temaslarda bulunduk.
Önümüzdeki günlerde de bakanlık olarak Dalaman’da Hindistan’dan yaklaşık 600 tur operatörünün yer alacağı toplantıya katılacağız. Uzak Doğu Asya ile ilgili her kapıyı açmaya gayret edeceğiz. Burada dünya nüfusunun 3’te 1’i bulunuyor. Burası bizim için önemli ve cazip bir pazar. Buraları Avrupa pazarında zaman zaman yaşadığımız sıkıntıları hafifletmek ve orta vadede çok geniş bir kitleye hitap etmek bakımından da önemsiyoruz."
Numan Kurtulmuş, ikinci stratejik hedeflerinin de ürün çeşitlendirmesi olduğunu aktararak, "Sadece deniz, kum, güneş turizminin ötesinde sağlık, spor, inanç, doğa, dağ ve kış turizmi gibi alanlardaki ürünlerimizi çeşitlendireceğiz. Bununla ilgili bütün kurumlarla iş birliği içinde olacağız. Bu amaçla geçen hafta Sağlık Bakanlığı ile bir iş birliği protokolü imzaladık. Sağlık turizminin Türkiye’de geliştirilmesi için iki bakanlık yakın bir çalışma sürecinin içine girecek. Diğer bakanlıklarla da benzer şekilde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” diye konuştu.


Dünyanın siyaseten çok karmaşık bir süreçten geçtiğine değinen Kurtulmuş, Türkiye’nin de bundan oldukça fazla etkilendiğini söyledi. 
Bu süreçte oluşan Türkiye ve İslam karşıtlığı ve düşmanlığı havasının bir şekilde dağıtılabilmesi için turizm ve kültür alanını yumuşak güç enstrümanları olarak kullanacaklarını belirten Kurtulmuş, “Böylece elimizden geldiğince Türkiye’nin uluslararası tanıtımı ve Türkiye'ye karşı kasıtlı şekilde oluşturulan havanın dağıtılabilmesi için gayret sarf edeceğiz.” ifadelerini kullandı. 

“9. Milletlerarası Halk Kültürü Kongresi ve 1. Ulusal Telif Hakları Kongresi’ni yapacağız. Turizmle ilgili seyahat acentelerine desteklerimiz sürecek. Bununla ilgili  yeni bir model üzerinde çalışıyoruz. Bu modelde temel amacımız sadece yüksek sezonda değil düşük sezonlarda da turizm acentelerini destekleyebilecek bir plan üzerinde çalışıyoruz. ‘Sinemaya Gitmeyen Çocuk Kalmasın’ projesi başladı. Kütüphaneleri ‘yaşayan kütüphaneler’ haline getiriyoruz. İstanbul AKM yenileniyor. Bununla ilgili tanıtımı önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız yapacak.
Rami Kışlası dev bir kütüphaneye dönüşüyor. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binalarını 2019’a yetiştireceğiz. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin restorasyonu hızlı bir şekilde sürdürülecek. Fuat Sezgin ve Ursula Sezgin Bilimler Tarihi Kütüphanesi de bizim övünç kütüphanelerimizden birisi olacak. Kuleli Askeri Lisesi’nin bir kısmı ulusal müze olacak, bazı kısımlarını da Milli Savunma Üniversitesi kullanacak.”
Bakan Kurtulmuş, 3. Turizm Şurası’nı “Tam Zamanında” başlığıyla  düzenlediklerini aktararak, Türkiye’nin turizmi stratejik bir sektör ve ekonominin çok canlı unsurlarından biri haline dönüştürmesi gerektiğini vurguladı. 
Kurtulmuş, hem Türkiye’nin içinde bulunduğu hem de bölge ve küresel ölçekte yaşanan ekonomik ve siyasi şartların sadece ekonomik getiri bakımından değil ülkenin yumuşak güç unsuru olarak turizme ve kültüre çok ciddi ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Türkiye’nin büyük bir kültürel ve turistik zenginliğin üzerinde bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, bu zenginlik ve çeşitliliği dünyada önemli bir yumuşak bir güç unsuru olarak kullanmaya kararlı olduklarını ifade etti.




Türkiye’de turizm sektöründeki mevcut durumu özetleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti: 
“İlk 8 aya baktığımız zaman, çok şükür, 2016’daki tabiri caizse dip noktasından artık yukarıya doğru çıktık. İlk 8 aydaki turist sayısı yaklaşık 22 milyon. Geçen yılın ocak-ağustos dönemine göre bu sayı yüzde 26,4 arttı. İnşallah yıl sonuna kadar 30 milyon turist hedefimizi yakalayacağız. Burada güzel olan hususlardan biri de İstanbul ve Antalya başta olmak üzere bazı bölgelerimizdeki otellerdeki doluluk oranının yüzde 90’lara ulaşmış olması. Bu, 2018 için de bizi ümitlendiren bir durumdur.
Sektörde birinci sırayı Rus turistler aldı. Uçak kriziyle birlikte ortaya çıkan süreç bir şekilde dağıtıldı. İlk 8 ayda geçen yıla göre yüzde 15 artışla yaklaşık 3 milyon 334 bin Rus turist geldi. 2,5 milyonu aşan Alman turist geldi. Bu da şu bakımdan önemli; Almanya’da özellikle seçimler sırasında olağanüstü yüksek dozda ve üst perdeden Türkiye düşmanlığı, karşıtlığı yapıldı. Buna rağmen Alman turistlerin 2,5 milyon seviyesine ulaşması ümit vericidir. Yıl sonuna doğru bu rakam daha da artacaktır. Bu sıralamada üçüncü Gürcistan, dördüncü İran, beşinci de İngiltere oldu.”
Kurtulmuş, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ilk 6 ayda 8,7 milyar dolarlık bir turizm geliri olduğunu aktardı.
 "

Dünya ekonomisinde de turizmin öneminin giderek arttığına dikkati çeken Kurtulmuş, “2016 istatistiklerine göre tüm dünyada Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın yüzde 10,2’si turizmden gelen katkılardan oluşuyor. Turizm sektörünün küresel ekonomiye doğrudan katkısı 2,3 trilyon dolar. Bu muazzam büyüklükte maalesef Türkiye’nin payı henüz oldukça düşük. Bu payı mümkün olduğu kadar ileriye götürmek durumundayız. Bu pazar 109 milyona yakın istihdam oluşturuyor. Küresel ölçekte dolaylı etkileriyle birlikte 7,6 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük ve 292 milyonluk bir istihdam kapasitesinden bahsediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, 2016 yılında küresel ekonomideki büyüme yüzde 2,5 iken turizm sektörünün yüzde 3,1 büyüdüğünü aktararak, “Turizm sektörü, dünya ekonomisinin ortalama büyümesinden daha fazla gelişiyor. Toplam ihracatın yüzde 6,6’sı, yani 1,4 trilyon dolarlık kısmı turistlerin yaptığı harcamalar. Toplam hizmet ihracatının da yüzde 30’unu turizm sektörü oluşturuyor. Turizmin önümüzdeki dönemde iletişim, finans, imalat, hizmet, perakende ve dağıtım gibi önemli sektörlerden daha fazla büyüyeceği öngörülüyor.
Önümüzdeki dönemde sektörün yıllık büyüme hızının yüzde 3,1’den yüzde 3,9’a çıkacağı tahmin ediliyor. Dünya genelinden 380 milyondan fazla istihdam sağlayacağı öngörülen sektörün, net istihdam yaratma kapasitesinin de yüzde 23 olacağı tahmin ediliyor. Sektörün Gayri Safi Yurt İçi Hasıla içinde küresel ölçekteki payının da yüzde 11,4 olacağı bekleniyor. Toplam ihracatta ise yüzde 6,6’dan 7,1 seviyelerine geleceği düşünülüyor.” değerlendirmesinde bulundu. 



Türkiye’nin Rahmetli Turgut Özal döneminde turizmde çok önemli bir hamle gerçekleştirdiğini hatırlatan Kurtulmuş, “Diyebiliriz ki bugün anladığımız manada turizmin öncülüğü o dönemde yapılan çalışmalarla olmuştur. İkincisi ise Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde şimdiye kadarki süreçte, ilk dönemde oteller, konaklama yerleri vesaire yapıldı; ikinci dönemde de daha fazla turist gelmesini sağlayacak altyapı çalışmaları gerçekleştirildi. Bütün bunlarla birlikte özellikle Rusya ve Avrupa krizi ile 2016 yılı gösterdi ki aslında Türkiye’de turizm alanında ciddi bir birikim oluştu. Yani çok ciddi krizlere de dayanıklı olan bir büyük tecrübe oluştu. Bu en az konaklama ve altyapı imkanlarının gelişmesi kadar önemlidir. Sevinerek görüyoruz ki son zamanlarda birçok ülke kendi turizmlerinin gelişmesi için Türkiye’den turizm sektöründe eğitim istiyor. Biz de her isteyen ülkeye turizm sektöründe eğitim vereceğimizi söylüyoruz.” görüşlerini aktardı. 
Numan Kurtulmuş, turizmde bundan sonraki üçünce hamle döneminde ise hedeflerinin rekabetçi küresel turizm sektöründe Türkiye’nin stratejik adımlar atarak ileri bir noktaya gelmesi olduğunu dile getirdi. 

Bu adımların atılabilmesi için turizm politikalarının gerçekçi şekilde ortaya konmasını, mevcut tecrübe ve birikimin daha da zenginleştirilmesini amaçladıklarını belirten Kurtulmuş, “Böylece doğru örnekler üzerinden Türkiye'nin doğru turizm atılımlarını yapmasını sağlayacağız ve 2023 hedeflerimizi de revize edeceğiz.” dedi. 


Turizm Şurası’nın üçüncü hamle dönemine çok büyük katkılar yapacağına inandıklarını ifade eden Kurtulmuş, “Turizm politikalarının oluşumunda özel sektör odaklı yaklaşımın artırılmasını temin edeceğiz. Turizm yönetiminin koordinasyonunu sağlayacağız. Etkin bir yönetişim ortaya koyacağız. Etkin bir kriz yönetiminin oluşması için imkanlarımızı seferber edeceğiz. Kültür ve turizm diplomasisini etkin kılacağız. Bununla ilgili araçlarımızı da geliştiriyoruz. Özellikle pazar olarak gördüğümüz ülkelerde ‘Türkiye Yılları’ oluşturarak ülkemize ilgiyi artıracak çalışmalar sürdüreceğiz.” diye konuştu. 
Bakan Kurtulmuş, 3. Turizm Şurası’ndan Türkiye’nin geleceği, ülke ekonomisi ve sektör için verimli olumlu sonuçlar elde edeceklerini ve bunları gerçekleştireceklerini ümit ettiğini söyledi. 



- Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, “Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir. Bu bakanlığın bütçesinin de mutlaka yıllar içerisinde iyileştirilmesi gerekiyor. Böyle bir hazinenin üstünde oturuyoruz. Bu hazinenin ortaya çıkarılması, bilinenlerin değerinin artırılması için güçlü bütçesi olan bir bakanlığa ihtiyaç var.” dedi.

Kurtulmuş, 3. Turizm Şurası Tanıtım Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin turist sayısındaki artışa rağmen turizm gelirinde artışın görülmemesine ilişkin sorusu üzerine Kurtulmuş, bunun, 2016 yılında yaşanılan çöküntü dolayısıyla sektörün panik havasında fiyatlarını çok aşağı çekmesinden kaynaklandığını belirterek, hedeflerinin (turist) kişi başına 1000 dolar seviyesini birkaç yıl içerisinde yakalamak olduğunu kaydetti.

Bunun Türkiye için hayal olmadığını, gerçekleşebileceğini ifade eden Kurtulmuş, “Bunun için ürün çeşitlendirmesinden bahsettik. En çok turistlerin para harcadığı iki alanın sağlık ve kongre turizmi olduğunu biliyoruz. Turist sayısı arttıkça, bu ilgi arttıkça fiyatlarda önümüzdeki yıldan itibaren sektörün kendi ayarlamasını yapacağını görüyoruz.” diye konuştu. 

Kurtulmuş, Türkiye’ye gelen Alman turistlere ilişkin soru üzerine, siyasetin dilinin başka turizmin ve kültürün dilinin başka bir şey olduğunu anlatarak, “Biz buradan çok hissetmedik ama Almanya’da olan arkadaşlarımız, oradaki tur operatörleri, orada turizmle ilgili olan arkadaşlar çok daha güçlü bir şekilde hissettiler ki o propagandanın sonucunda Türkiye’ye neredeyse kimsenin gelmemesi lazımdı ama öyle olmadı. 2,5 milyonu aşkın Alman’ın gelmesi turizmin kendi diliyle konuşmayı başarırsak bir takım oluşan korkuları, çekinceleri bertaraf edebileceğimizi gösteriyor.” şeklinde konuştu.

Müze ziyaretlerinin artırılması gerekliliğine ilişkin öneri üzerine Kurtulmuş, müzelerin daha iyi şekile dönüştürülmesi, Müze Kart uygulamasıyla daha fazla turistin müzelere gelmesinin sağlanması, Milli Eğitim Bakanlığı anlaşmalarıyla müzelere çocukların getirilmesi önemli bir çalışma alanlarının olacağını söyledi.

Kurtulmuş, müzelerle ilgili her geçen gün daha iyiye gidildiğini, ancak bunun da yeterli olmadığını anlatarak, çoğu müzenin konuyla ilgisi olanların dışında kimse tarafından bilinmediğini dile getirdi.

İstanbul’daki Arap turist yoğunluğuna yönelik soruya Kurtulmuş, şöyle yanıt verdi:

“İstanbul ile ilgili söylediğiniz Arap turist konusu… Evet. Bazı sakıncalar oluşturuyor ama bizim sonuç itibarıyla turist seçme gibi bir şeyimiz olmamalı. Araplar da Avrupalılar da Uzak Doğulular da buraya gelmeli. Bunların hepsinin ilgisini çekebilecek şeyler oluşturmamız lazım. Burada özellikle korumamız gereken İstanbul’un kültürü. Buna katılıyorum. Bu sadece Arap turistlerin, dar gelirlilerin artması vesaire dolayısıyla değil, maalesef birçok bakımdan İstanbul’un kültürünün korunması, zenginleştirilmesi şart. Bununla ilgili olarak önümüzdeki süreçte bir İstanbul çalıştayı gerçekleştireceğiz.”



- “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir”



Kurtulmuş, Türkiye’nin bir açık hava müzesi olduğunu aktararak, “Burdur Kibyra’da yıllardır ben bildim bileli 30 senedir tırnaklarla kaza kaza bir şey ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Bizim bir model üzerinde çalışıp… Şu anda bilinen, çalışma bekleyen 18 antik kentimiz var. Bunların çok kısa süre içerisinde ortaya çıkarılması, kazılarla ilgili sponsorluk mekanizmasının devreye sokulması önemli. Ballıca Mağarası gibi dünya çapında bir mağaramız var. Biz bunu bir türlü tanıtamıyoruz. Yerel güçleri devreye sokmamız lazım. Bizim de ön açıcı çalışmalar yapmamız gerekiyor. Gittiğim her yerde günün yarısını bu tür yerlerin tanıtılması için geçiriyorum. Çünkü bakan gidince biraz daha ilgi oluyor.” diye konuştu. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçedeki payına da değinen Kurtulmuş, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesi genel bütçenin içerisinde sadece binde 5’tir. Bunu da bir kenara yazalım. Bu bakanlığın bütçesinin de mutlaka yıllar içerisinde iyileştirilmesi gerekiyor. Böyle bir hazinenin üstünde oturuyoruz. Bu hazinenin ortaya çıkarılması, bilinenlerin değerinin artırılması için güçlü bütçesi olan bir bakanlığa ihtiyaç var.” değerlendirmesinde bulundu.



- "FETÖ'yle mücadelemizi sürdüreceğiz"



Belediye başkanlarının çok fazla yurt dışına çıktığını kaydeden Kurtulmuş, "Yılın önemli bir kısmını yurt dışında geçiren belediye başkanları ve meclis üyeleri var. İçişleri Bakanlığı tedbiren bunu koydu. Önceden haberleşilir, gidilecek olan fuarın ya da etkinliğin önemi bir şekilde anlatılırsa bildiğim kadarıyla istisnai olarak izinler veriliyor. Eğer bizim de yapacağımız katkı olursa bakanlık olarak devreye gireriz." diye konuştu.

Kurtulmuş, iptal edilen organizasyonlarla ilgili bir soruya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"15 Temmuz'un hemen ertesinde, daha öncesinde yapılan kongrelerin iptal edilmesiyle ilgili FETÖ'cü çetenin uluslararası ayakları kongrelerin iptal edilmesi için devreye girdi. Bu mücadele gerektiren bir alan. Kongreyi düzenleyen hangi kurulsa o kurul da mücadeleyi yapacak. Hatta öyle güzel kongreler oldu ki, iptal edilmeye çalışılan kongrelerin Türkiye'de yapıldığına şahit olduk.

Bazı spor organizasyonları iptal ettiler, bastırarak tekrar Türkiye'de yapılmasını temin ettik. Türkiye'nin uluslararası algısının aşağıya çekilmesi için uğraşları bir müddet daha devam edecek. Özellikle kongre turizmi gibi nitelikli faaliyetlerin Türkiye'de yapılmaması için bu çete ellerindeki bütün uluslararası imkanları kullanarak Türkiye aleyhindeki faaliyetlerine devam edecek. Biz de mücadelemizi sürdüreceğiz. Buradan geri adım atmayacağız."







Numan Kurtulmuş, Türkiye'den yurt dışına yasa dışı yollarla çıkarılan eserlerle ilgili olarak, "Çok yakın, hafiye gibi takip ederek bu eserlerin her birisinin üzerine gidiyoruz. Bunların geri getirilmesi uzun süreçler alıyor. Önce eserlerin buraya ait olduğunun ispat edilmesi gerekiyor. Mahkemeler, mahkeme süreçlerinde bilir kişi raporları, ilgili ülkenin iş birliğine yatkın olması..." diye konuştu.

Gelecek hafta İngiltere'deki bir müzayedede Şeyh Hamdullah Efendi'nin oğlunun el yazması şaheser Kur'an-ı Kerim'inin müzayedeye çıkacağı bilgisinin geldiğini anımsatan Kurtulmuş, şunları ifade etti:

"Bunun üzerine bakanlıktaki ilgili arkadaşlarımız, TBMM'deki ilgili komisyondaki arkadaşlarımızla çalışarak bu meselenin üzerine gidiyoruz. İnşallah buna müdahil olacağız. Ayrıca şu an 13 farklı ülkede 56 dosyamız var. Bu dosyalar sonuçlanma aşamasına yakın. Çok sıkı takip ediyoruz.

Bazen de çok keyifli şeyler oluyor. Bir İngiliz eşiyle beraber Türkiye'ye geldi. 60'lı yıllarda Anadolu'da bir kasabada satın aldığı Yortan kabını geçen sene Londra'da bir müzayedeye götürmüş. Müzayedeci 'sen bunu nereden aldın, bu çok değerli' demiş. Müzayede evindeki İngiliz vatandaşın eşi de Türk hanımefendi. Biz bunları bakanlık olarak davet ettik. İngiliz hanımefendi artık 'bu haksızlık, ben bunu Türkiye'ye iade etmek istiyorum' demiş. Tarihi eser kaçakçılığı Batı ülkelerinde bazı grupların çok büyük bir iktisadi gelir kapısı. Türkiye'den de çok sayıda eser kaçırıldı."

Suriye savaşıyla birlikte yaşanan tarihi eser kaçakçılığına değinen Kurtulmuş, "Birkaç sene sonra Suriye'nin tarihi yerlerindeki, Şam'ın, Bağdat'ın, Halep'in müzelerindeki eserlerin kim bilir hangi Batı ülkelerinde sergilendiğini göreceğiz. Türkiye ne kendi eserlerinin ne de özellikle bu kadar karışık Orta Doğu coğrafyasındaki tarihi eserlerin bizim üzerimizden Batı'ya, Avrupa'ya kaçırılmasına seyirci kalıyor." yorumunu yaptı.







Kurtulmuş, önümüzdeki günlerde Ekonomi Bakanlığı'nın öncülüğünde Helal Akreditasyon Kurumu adı altında bir kurumun kuruluşunun TBMM'ye geleceğini ifade etti.

Bu kurumun kuruluş çalışmalarının aşağı yukarı bittiğini aktaran Kurtulmuş, "Yasa hazırlandı, meclise gidecek. İnanç turizmi kapsamında başka din mensuplarının da Türkiye'ye geldiklerinde konakladıkları otellerde kendi inançlarına uygun bir şekilde yeme, içme, oturma, örfü, adeti gibi şeyleri sağlayacakları imkan üzerinde de çalışmak durumundayız." şeklinde konuştu.

Çin ile karşılıklı olarak vizelerin kolaylaştırılması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayrıca biz Çin'den şunu talep ediyoruz; THY'nin hem frekansının artırılması, yeni destinasyonların THY tarafından oluşturulması müzakerelerini sürdürüyoruz. Nihayetinde 2 milyon turist gelecekse bunun altyapısının hazırlanması lazım. Turizm bakımından Çin ile aramızdaki ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki en önemli engellerden biri Çince eleman bilen insan sayısının azlığıdır. Türkiye'de hemen hemen 135 kişi Çince biliyor. Burada YÖK'le iş birliği halinde hızlı Çince öğretecek mekanizmaları kurmamız lazım."

Kurtulmuş, Gürcistan, Yunanistan ve İran ile ortak paketler oluşturulabileceğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

"Doğu Akdeniz'i içine alacak, başlangıçta Yunanistan ve Türkiye'deki destinasyonları kapsayacak özellikle Amerikalı turistlerin ilgisini çekecek bir ortak paket üretebiliriz. Bu Yunanlıların da bizim de işimize gelecektir. Türkiye-İran arasındaki bazı şehirlerin ortak paketin içine alınması söz konusu olabilir. Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya. Çok sayıda umreye ve hacca giden Endonezyalı var. Hac biraz zor olur ama umreye gelen Endonezyalı turistleri 2 gün İstanbul-Konya'da misafir edelim. 2 gün de Kudüs'e gitsinler. Bu ortak ürünleri, ortak paketleri çoğaltabilirsek iş birliklerini artırma imkanımız olacak."





Bazı türbelerin ziyarete açık olmamasına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, “Eyüp Sultan ile ilgili… Eyüp Sultan henüz fikir aşamasında. Eyüp Sultan’ın böyle ayrı, hatta trafikten arındırılarak önemli bir turistik merkez haline getirilmesi önemli bir değer katacaktır. Ama bu sadece bakanlık olarak bizim yapacağımız bir mesele değil. Eyüp Sultan Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere direkt ilgili bakanlıkların işin içerisine dahil edilmesi gereken bir durumdur.” yanıtını verdi. 

Kurtulmuş, türbeler ve çeşmelerin büyük çoğunluğunun Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğunu ifade ederek, bunların içerisinde bilinenlerin onarılmaya gayret edildiğini söyledi.

Bunlardan su akıtılıp akıtılamayacağına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, “Evet akıtılabilir. Çeşmeler bizim eski medeniyetimizin hayatın içine dokunan önemli bir kısmıdır. Her çeşmenin başında muhteşem sanat eserleri vardır. Çoğunda da 'Biz her şeyi sudan yarattık’ ayeti yazılıdır. Bunun üzerinde çalışalım.” dedi.

Turizm teşviklerine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, ilave teşvikler konusunda iki şeye dikkat ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:

“Birincisi daha zayıf sezonları diriltmek, bir de Türkiye’nin şimdiye kadar açılmadığı pazarları diriltmek. Bununla ilgili çalışıyoruz. Bakanlık olarak aşağı yukarı son şekline getirdik. Bitirebilirsek hemen kasım ayında, Maliye Bakanlığı ile tabii uzlaşmamız lazım. Maliye Bakanı ile anlaştıktan sonra inşallah meclise getireceğiz. Bakanlar Kurulu kararı olarak getireceğiz. Bizim yaptığımız hesaplamalara göre tahminen böyle davrandığımız takdirde daha az parayla çok daha kuvvetli teşvik vermemiz mümkün olacak.

Bütün bu konuştuklarımızı da getirip teşvik konusuna kilitlemememiz lazım. Teşvik, adı üstünde teşvik edici bir şeydir. Ama hiçbir teşvik özel sektörün niyetini oluşturmaz. Bizim yapmak istediğimiz insanların ilgisini, gayretini artırmak, bürokratik engelleri kaldırmak, devletin kurumlarını özel sektörün, yatırımcının gücünü artıracak şekilde ortaya koyabilmektir. Teşvik kolaylaştırıcı bir unsurdur. Bazen biz yanlış anlıyoruz. İşin aslını teşvik olarak görüyoruz. Hayır öyle değil. Teşvik önemlidir ama her şey değildir.”

yilmazparlar@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder