BASIN TOPLANTILARI
- ANASAYFA SİYASET EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM SAĞLIK GIDA OTOMOTİV
- EMLAK GÜNCEL KİTAP MÜZİK MODA MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR & SANAT
Cildinizdeki küçücük bir ‘ben’
hayatınızı ne kadar değiştirebilir?
Akademik Onkololoji Derneği (AKOD) tarafından 2’ncisi düzenlenen 2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu, 22-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı.
Sempozyumda; cilt kanserine dair Türkiye’de varolmayan tedavi yöntemleri, kanser aşılarının tedavideki yeri, immünoterapinin hangi kanser türlerinde etkin olarak işe yaradığı ve immünoterapi ile aşıya erişmede klinik araştırmalar ve maliyetler konuşuldu…
2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu’na dünya genelinde cilt kanseri ve tedavisi üzerine çalışan İsrail’den Prof. Dr. Jacob Schachter, Katar’dan Prof. Dr. Ena Wang, İtalya’dan Prof. Dr. Nicola Mozzillo ve Doç. Dr. Antonio Grimaldi, Almanya’dan Dr. Mustafa Diken ile Türkiye’den Akademik Onkoloji Derneği (AKOD) Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu ve AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca gibi çok sayıda uzman hekim katıldı.
Dizindeki küçük bir ‘ben’in cilt kanserinin en tehlikeli türü olan ‘Malign Melanoma’ olduğunu öğrendikten sonra, 1,5 yıllık zorlu bir tedavi süreci geçiren ve kanserli hücrelerin, çevre doku ve organlara yayıldığı 4’ncü evrede hastalığı yenen Yunus Emre Üstgörül’ün hikayesi, sempozyum nedeniyle düzenlenen basın toplantısının odak noktası oldu. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İçmeler Turizm Meslek Yüksekokulu’nda beden eğitimi dalında öğretim görevlisi olan 35 yaşındaki Yunus Emre Üstgörül, The Marmara Otel’de düzenlenen basın toplantısına doktoru Doç. Dr. Burçak Karaca ile birlikte katıldı.
Yeni nesil tedaviler hem hastalar hem doktorlar için yeni umut oldu: 35 yaşındaki Yunus Emre Üstgörül tedavi ile 4 evredeki cilt kanserini yenmeyi başardı…
Melanomun halk arasında ‘kara bela’ olarak adlandırılan ve genellikle benlerin üzerinde gelişen son derece kötü seyreden bir deri kanseri olduğunu belirten AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca, “Cilt kanseri, yakın zamana kadar onkoloji olarak çok çaresiz kaldığımız ve varolan tedavilerin çare olamadığı bir kanser türüydü. Son 5 yılda sistemik dediğimiz yani damar yolu ya da ağız yoluyla uygulanan tedavilerin yanısıra hastanın görünen yarasının üzerine uygulanan lokal tedaviler gibi çeşitli yöntemler bu işin seyrini tamamen değiştirdi. Bu yenilikler sayesinde hastanın yaşam kalitesi ve hayatta kalma süresi arttı, hatta çoğu kanser türlerinde son aşama olarak kabul edilen 4’ncü evrede bile hastalıktan tamamen kurtulan vakalar görülmeye başlandı ki bu kanser tedavisinde gerçekten bambaşka bir sayfanın açıldığını gösteriyor” dedi.
Türkiye’de sadece İzmir’de bulunan ve AKOD’un Türkiye’ye getirilmesine öncülük ettiği Elektrokemoterapi cihazı ile uygulanan lokal tedaviyle de iyileştiğini söyledi. Dr. Karaca şöyle devam etti: “Maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle bazı ilaçların devlette şimdilik geri ödemesi yok. O nedenle hastaların ilacı ulaşımı konusunda bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Uygun hastalarımıza büyük ilaç firmalarının Ar-Ge çalışmaları sayesinde, özellikle de insani erken erişim programları çerçevesinde mutlaka bunları vermeye çalışıyoruz. Bu noktada, Sağlık Bakanlığımızın bu konuda iyi niyetli olduğunu ve bir çok ülkeden daha ileri seviyede olduğumuzu belirtmek isterim. Cilt kanseri tamamen iyileşen hastam Yunus Emre Üstgörül de tedavisinde insani erken erişim programlarından yararlandı”.
Türkiye’de ilk kez İzmir’de kullanılan Elektrokemoterapi tedavisi, kemoterapinin yan etkilerini önemli derecede azaltıyor…
Cilt kanserinin günümüzde Dermatolog, Cerrah, Onkologlar tarafından multidisipliner bir bakış açısıyla tedavi edildiğini ifade eden Elektronik Mühendisi ve Kanser Araştırmacısı Dr. İbrahim Gökçe, “Tıp dünyasında uygulanan bir çok tedavi yönteminde doktorlar kadar mühendislerinde kilit rol oynadığını söyledi. Yunus Emre Üstgörül’ün tedavisinde önemli rol üstlenen Elektrokemoterapi(EKT) cihazından bahseden Gökçe, “Elektrokemoterapi, hücrelere elektrik alan uygulayarak hücre zarında delikler oluşturma prensibine dayanan bir tedavidir. Hastaya verilen kemoterapi ilaçları bu deliklerden hücre içine girerek bir dizi sürecin ardından kanser hücrelerini öldürür. Bu metotla hem hastaya verilen kemoterapi ilacı dozu düşürülerek hastadaki yan etkiler hissedilmeyecek bir seviyeye indirilir hem de kanserli doku çoğu vakada tamamen kanserden temizlenir. Türkiye'de bu yöntemi ilk defa pilot bölge olarak seçtiğimiz İzmir’de uyguladık. Önümüzdeki yıl bu sayı artacak” dedi.
Açık ten ve göz rengine sahip olmak ile kızıl saç, çil ve ince cilt yapısı ve 50’nin üzerinde ben varlığı melanom için bilinen risk faktörleri arasında yer alıyor. Özellikle güneş ışığı şu anda ve riski arttıran en önemli etkenler arasında kabul ediliyor. Hastalık son beş yılda özellikle gençler arasında önemli artış gösterdi. Hastalığın görülme sıklığı Türkiye’de yüzbinde ortalama 1,5-2 gibi seyrederken Avustralya’da bu rakam yüzbinde 12, ABD’de 15 ve Kuzey Avrupa ülkelerinde ortalama 7-8 olarak görülüyor.
İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacak…
2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu’nu düzenleyen AKOD’un Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, Akademik Onkoloji Derneği’nin 2015 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalında görevli akademik personel tarafından kurulduğunu ve amacının , ülkemizde, onkolojinin her düzeyde doğru temellere oturması ve ulusal düzeydeki başarılarının tüm bilim dünyasına yayılmasına katkı sağlanması olduğunu ifade etti. AKOD’un uluslararası katılımlı toplantılar düzenleyerek onkolojiye hem akademik hem de pratikte yön veren isimlerle Türk onkolojisinin temsilcilerinin bire bir temaslarının sağladığını böylelikle deneyim paylaşımlarıyle birlikte yeni ve özgün çalışmaların geliştirilmesine katkı sağlandığını söyledi.
“Kanser araştırmalarındaki baş döndürücü gelişmeler ile gerek kişiye özel hedefleyici tedaviler gerekse insanın bağışıklık sistemi hücrelerinin kansere karşı aktif hale getirilmesi metoduna dayalı ’immunoterapi’ yöntemlerinin, melanom tedavisindeson yıllarda gösterdiği çarpıcı başarı ile hastalığın son evrelerde bile bazı durumlarda tedavi edilebilir olduğu gerçeğini ortaya koymuştur” diyen Prof. Dr. Erdem Göker, “İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar bugün melanoma tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomanın yanı sıra akciğer kanseri, karaciğer kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır" dedi.
Küba’nın geliştirdiği Akciğer Kanseri Aşısı, özel bir tedaviye cevap veren çok kısıtlı bir hasta grubunda işe yarıyor…
Sempozyum’da son dönemde kamuoyu gündemine gelen kanser aşısı ile ilgili yanlışlıklara açıklık getiren AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu, Küba’nın geliştirdiği kanser aşısının tamamen yanlış anlaşıldığını söyledi. Prof. Dr. Rüçhan Uslu, ”Bu aşı, teröpatik olarak ifade edilen tedavi edici bir aşıdır. Asla ve asla önleyici bir aşı değildir. Her hasta için kurtarıcı da değildir. Çok kısıtlı bir hasta grubunda uygulanmaktadır. Sadece Akciğer kanserinin bir alt tipinin özel bir tedaviye cevap vermiş olan grubunda işe yaramaktadır. Bu şartlara uygun hastaların aşı için Küba’ya gitmesine gerek yoktur, aşı Türkiye’ye de gelmektedir. Ancak maliyeti vardır ve devlet tarafından karşılanamamaktadır” dedi.
Sempozyuma Ortadoğu’nun en büyük merkezlerinden biri olan İsrail Tel Aviv'de bulunan Sheba Tıp Merkezi’ndeki Ella Lebenbaum Melanom ve Cilt Kanseri Enstitüsü’nde Direktör olan Prof. Dr. Jacob Schachter de katıldı. Uluslararası yayınlarda immüno onkoloji ile tümör ve cilt kanseri üzerine 250'den fazla bilimsel yayını bulunan Prof. Dr. Jacob Schachter, henüz ülkemizde olmayan ancak ileri evre kanserde çok iyi merkezlerde yapıldığında hastalara uzun süre yaşama şansı verebilecek özel bir ‘T hücre tedavisi’ hakkında Türk hekimlere bilgi verdi. Bu tedavi dünya genelinde 6 merkezde yapılıyor. Bu merkezlerin 5’i ABD’de, 1’i de İsrail’de bulunuyor.
Doha, Katar'da bulunan Sidra Tıp ve Araştırma Merkezi’nden gelen ve bu alanda dünyanın sayılı uzmanlarından olan Amerikalı Prof. Dr. Ena Wang de, melanomda genetik bozukluklar, immünolojik yanıt ve kanser hastalıklarında gen ve hücre tedavisi ile gibi gelişmiş teknolojilerle uyguladığı tedavilere dair deneyimlerini paylaştı.
hayatınızı ne kadar değiştirebilir?
Akademik Onkololoji Derneği (AKOD) tarafından 2’ncisi düzenlenen 2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu, 22-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı.
Sempozyumda; cilt kanserine dair Türkiye’de varolmayan tedavi yöntemleri, kanser aşılarının tedavideki yeri, immünoterapinin hangi kanser türlerinde etkin olarak işe yaradığı ve immünoterapi ile aşıya erişmede klinik araştırmalar ve maliyetler konuşuldu…
2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu’na dünya genelinde cilt kanseri ve tedavisi üzerine çalışan İsrail’den Prof. Dr. Jacob Schachter, Katar’dan Prof. Dr. Ena Wang, İtalya’dan Prof. Dr. Nicola Mozzillo ve Doç. Dr. Antonio Grimaldi, Almanya’dan Dr. Mustafa Diken ile Türkiye’den Akademik Onkoloji Derneği (AKOD) Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu ve AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca gibi çok sayıda uzman hekim katıldı.
Dizindeki küçük bir ‘ben’in cilt kanserinin en tehlikeli türü olan ‘Malign Melanoma’ olduğunu öğrendikten sonra, 1,5 yıllık zorlu bir tedavi süreci geçiren ve kanserli hücrelerin, çevre doku ve organlara yayıldığı 4’ncü evrede hastalığı yenen Yunus Emre Üstgörül’ün hikayesi, sempozyum nedeniyle düzenlenen basın toplantısının odak noktası oldu. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İçmeler Turizm Meslek Yüksekokulu’nda beden eğitimi dalında öğretim görevlisi olan 35 yaşındaki Yunus Emre Üstgörül, The Marmara Otel’de düzenlenen basın toplantısına doktoru Doç. Dr. Burçak Karaca ile birlikte katıldı.
Yeni nesil tedaviler hem hastalar hem doktorlar için yeni umut oldu: 35 yaşındaki Yunus Emre Üstgörül tedavi ile 4 evredeki cilt kanserini yenmeyi başardı…
Melanomun halk arasında ‘kara bela’ olarak adlandırılan ve genellikle benlerin üzerinde gelişen son derece kötü seyreden bir deri kanseri olduğunu belirten AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca, “Cilt kanseri, yakın zamana kadar onkoloji olarak çok çaresiz kaldığımız ve varolan tedavilerin çare olamadığı bir kanser türüydü. Son 5 yılda sistemik dediğimiz yani damar yolu ya da ağız yoluyla uygulanan tedavilerin yanısıra hastanın görünen yarasının üzerine uygulanan lokal tedaviler gibi çeşitli yöntemler bu işin seyrini tamamen değiştirdi. Bu yenilikler sayesinde hastanın yaşam kalitesi ve hayatta kalma süresi arttı, hatta çoğu kanser türlerinde son aşama olarak kabul edilen 4’ncü evrede bile hastalıktan tamamen kurtulan vakalar görülmeye başlandı ki bu kanser tedavisinde gerçekten bambaşka bir sayfanın açıldığını gösteriyor” dedi.
Türkiye’de sadece İzmir’de bulunan ve AKOD’un Türkiye’ye getirilmesine öncülük ettiği Elektrokemoterapi cihazı ile uygulanan lokal tedaviyle de iyileştiğini söyledi. Dr. Karaca şöyle devam etti: “Maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle bazı ilaçların devlette şimdilik geri ödemesi yok. O nedenle hastaların ilacı ulaşımı konusunda bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Uygun hastalarımıza büyük ilaç firmalarının Ar-Ge çalışmaları sayesinde, özellikle de insani erken erişim programları çerçevesinde mutlaka bunları vermeye çalışıyoruz. Bu noktada, Sağlık Bakanlığımızın bu konuda iyi niyetli olduğunu ve bir çok ülkeden daha ileri seviyede olduğumuzu belirtmek isterim. Cilt kanseri tamamen iyileşen hastam Yunus Emre Üstgörül de tedavisinde insani erken erişim programlarından yararlandı”.
Türkiye’de ilk kez İzmir’de kullanılan Elektrokemoterapi tedavisi, kemoterapinin yan etkilerini önemli derecede azaltıyor…
Cilt kanserinin günümüzde Dermatolog, Cerrah, Onkologlar tarafından multidisipliner bir bakış açısıyla tedavi edildiğini ifade eden Elektronik Mühendisi ve Kanser Araştırmacısı Dr. İbrahim Gökçe, “Tıp dünyasında uygulanan bir çok tedavi yönteminde doktorlar kadar mühendislerinde kilit rol oynadığını söyledi. Yunus Emre Üstgörül’ün tedavisinde önemli rol üstlenen Elektrokemoterapi(EKT) cihazından bahseden Gökçe, “Elektrokemoterapi, hücrelere elektrik alan uygulayarak hücre zarında delikler oluşturma prensibine dayanan bir tedavidir. Hastaya verilen kemoterapi ilaçları bu deliklerden hücre içine girerek bir dizi sürecin ardından kanser hücrelerini öldürür. Bu metotla hem hastaya verilen kemoterapi ilacı dozu düşürülerek hastadaki yan etkiler hissedilmeyecek bir seviyeye indirilir hem de kanserli doku çoğu vakada tamamen kanserden temizlenir. Türkiye'de bu yöntemi ilk defa pilot bölge olarak seçtiğimiz İzmir’de uyguladık. Önümüzdeki yıl bu sayı artacak” dedi.
Açık ten ve göz rengine sahip olmak ile kızıl saç, çil ve ince cilt yapısı ve 50’nin üzerinde ben varlığı melanom için bilinen risk faktörleri arasında yer alıyor. Özellikle güneş ışığı şu anda ve riski arttıran en önemli etkenler arasında kabul ediliyor. Hastalık son beş yılda özellikle gençler arasında önemli artış gösterdi. Hastalığın görülme sıklığı Türkiye’de yüzbinde ortalama 1,5-2 gibi seyrederken Avustralya’da bu rakam yüzbinde 12, ABD’de 15 ve Kuzey Avrupa ülkelerinde ortalama 7-8 olarak görülüyor.
İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacak…
2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu’nu düzenleyen AKOD’un Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, Akademik Onkoloji Derneği’nin 2015 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalında görevli akademik personel tarafından kurulduğunu ve amacının , ülkemizde, onkolojinin her düzeyde doğru temellere oturması ve ulusal düzeydeki başarılarının tüm bilim dünyasına yayılmasına katkı sağlanması olduğunu ifade etti. AKOD’un uluslararası katılımlı toplantılar düzenleyerek onkolojiye hem akademik hem de pratikte yön veren isimlerle Türk onkolojisinin temsilcilerinin bire bir temaslarının sağladığını böylelikle deneyim paylaşımlarıyle birlikte yeni ve özgün çalışmaların geliştirilmesine katkı sağlandığını söyledi.
“Kanser araştırmalarındaki baş döndürücü gelişmeler ile gerek kişiye özel hedefleyici tedaviler gerekse insanın bağışıklık sistemi hücrelerinin kansere karşı aktif hale getirilmesi metoduna dayalı ’immunoterapi’ yöntemlerinin, melanom tedavisindeson yıllarda gösterdiği çarpıcı başarı ile hastalığın son evrelerde bile bazı durumlarda tedavi edilebilir olduğu gerçeğini ortaya koymuştur” diyen Prof. Dr. Erdem Göker, “İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar bugün melanoma tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomanın yanı sıra akciğer kanseri, karaciğer kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır" dedi.
Küba’nın geliştirdiği Akciğer Kanseri Aşısı, özel bir tedaviye cevap veren çok kısıtlı bir hasta grubunda işe yarıyor…
Sempozyum’da son dönemde kamuoyu gündemine gelen kanser aşısı ile ilgili yanlışlıklara açıklık getiren AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu, Küba’nın geliştirdiği kanser aşısının tamamen yanlış anlaşıldığını söyledi. Prof. Dr. Rüçhan Uslu, ”Bu aşı, teröpatik olarak ifade edilen tedavi edici bir aşıdır. Asla ve asla önleyici bir aşı değildir. Her hasta için kurtarıcı da değildir. Çok kısıtlı bir hasta grubunda uygulanmaktadır. Sadece Akciğer kanserinin bir alt tipinin özel bir tedaviye cevap vermiş olan grubunda işe yaramaktadır. Bu şartlara uygun hastaların aşı için Küba’ya gitmesine gerek yoktur, aşı Türkiye’ye de gelmektedir. Ancak maliyeti vardır ve devlet tarafından karşılanamamaktadır” dedi.
Sempozyuma Ortadoğu’nun en büyük merkezlerinden biri olan İsrail Tel Aviv'de bulunan Sheba Tıp Merkezi’ndeki Ella Lebenbaum Melanom ve Cilt Kanseri Enstitüsü’nde Direktör olan Prof. Dr. Jacob Schachter de katıldı. Uluslararası yayınlarda immüno onkoloji ile tümör ve cilt kanseri üzerine 250'den fazla bilimsel yayını bulunan Prof. Dr. Jacob Schachter, henüz ülkemizde olmayan ancak ileri evre kanserde çok iyi merkezlerde yapıldığında hastalara uzun süre yaşama şansı verebilecek özel bir ‘T hücre tedavisi’ hakkında Türk hekimlere bilgi verdi. Bu tedavi dünya genelinde 6 merkezde yapılıyor. Bu merkezlerin 5’i ABD’de, 1’i de İsrail’de bulunuyor.
Doha, Katar'da bulunan Sidra Tıp ve Araştırma Merkezi’nden gelen ve bu alanda dünyanın sayılı uzmanlarından olan Amerikalı Prof. Dr. Ena Wang de, melanomda genetik bozukluklar, immünolojik yanıt ve kanser hastalıklarında gen ve hücre tedavisi ile gibi gelişmiş teknolojilerle uyguladığı tedavilere dair deneyimlerini paylaştı.
yilmazparlar@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder